Ana içeriğe atla

Kendime not:

         
Hayat hep mutluluk ile geçmiyor, zor günler, zor saatler kapıya dayandığı zaman seni sevdiğini söyleyen insan bile kapının diğer tarafında olabiliyor. Seçimlerine dikkat et, onurlu, haysiyetli ve şahsiyetli insan olmasına dikkat et. Yeterince iyi olmayabilirim. Doğru yerde doğru kelimeleri kullanamıyor ya da susmam gereken yerde konuşup seni zor duruma düşürüyor olabilirim. En büyük zorluklarını benim yüzümden çektiğini de kabul ediyorum. 
İleride de çekmeyeceğinin garantisini vermiyorum... sonuçta asla istediğin kadar iyi olamayacağım. 
Ama sana bir şey için söz veriyorum. Hayallerini, gerçekliğe kurban etmeyeceğim. Umuduna sarılıp beklediğin günleri, daha az aydınlık olanlarla değiştirmeyeceğim. Kim ne derse desin, ne kadar eleştirirlerse eleştirsinler, hatta kalplerini kırmak zorunda bile kalsam, en büyük harfli hayırlarımı bu uğurda harcayacağım. En kalın çizgilerimi bu sınırda çizeceğim. Çünkü biliyorum. 
Başka konuları halledersin ama bu noktadan aldığın yara, ruhun için ölümcül olur. Elimden geleni yapacağıma en çok bunun için söz veriyorum. Kırılan, bozulan herkesi, her şeyi sen tamir etmek zorunda değilsin. geçmişe takılmanı isteyenlere istediğini verme. Her şeyi geride bırakmaya hakkın var ve bazen her şeyi olduğu gibi geride bırakmak, ihtiyacın olan tek şeydir. Hareket eden cisim hareket etmeye devam edermiş. Newton efendi öyle diyor. Bu hareketi nasıl kontrol edebiliriz?
Zamanda, hayatta ileri doğru hareket ediyor. 
İnsan ise çoğu zaman yalpalayarak sağa sola ileri geriye doğru hareket ediyor. Bazen elimizde olduğunu sandığımız anları yöneten biz değilmişiz gibi hissediyoruz. Kolektif yaşamın katalizörleri olduğumuzu sanıyoruz. yoksa gerçekten öylemi. Çocukken çok düşerdik dizimizi, kolumuzu çok kanatırdık. Öyle öğrenirdik hayatı. Tatlı bir acıydı. Hayat işte, her yaşta sana verecek bir dersi vardır. Ama bu sefer kanattığı şey kolun bacağın olmuyor. 
Kanayan şey baktığın oluyor, duyduğun oluyor, değdiğin yada sana değen şey oluyor. Sen onları daha net görmeyi, duymayı hissetmeyi umarken acının acı gibi olduğunu anlıyorsun. Güneş yeniden doğana kadar allahaısmarladık, allaha emanet ol… O gün hiç kimse kalan kişi olmayacak.
Sana böyle hissettirenleri unutma tamam mı...
Asım Karaçay

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Yıllarca tavan manzarası seyrettiğim bir odada ömrüm geçti. Birçok ümidim oldu birçok ümidi yitirdim. Her birinde ağır yaralar aldım ama hepsinden sağ salim çıktım. Hayatımdan büyük pişmanlıklar, beynimden, ruhumdan istanbul geçti. Bazı bazı bitap kıyılara vurdum, bazı bazı güçlü bir şekilde düz yollarda takla attım. Yine de hep gülümsedim. Kimileri için küçük kendim için büyük savaşlar verdim. Güvensizlik adı altında kılıç yarası açtılar bedenimde, sırtımdan hançerlediler bazen, sevda bildiğim dağlara karlar yağdı, evim dediğim yüreklere sığmadım yine de; doğruldum! şimdi yine bir miktar yorgunum. Fakat halledeceğim! Hep hallettim.  A. Karaçay

Bazı şeyler hâlâ mümkün ama mühim değil.

  Bazı şeylerin hala mümkün , lakin mühim değil... nerde okudum hatırlamıyorum... bu özet cümle bir ferahlık veriyor bana. Karnını doyurmak için yolda giden buğday yüklü bir kamyonun kasasına konan bir serçe gibi olduğumu fark ediyorum. Tam hah karnım doydu dediğim anda bir de kafayı kaldırıp bakıyorum ki tüm sevdiklerimden, yaşadığım yerden tüm çevremden çok uzaklara gitmişim. "Kimse sormadi ne kadar yorgun olduğumu. Herkes bende dinlenmek istedi." diye bir cümle etmiş Gore Vidal amca. Ne yazık ki arkadaşlıkta aşk gibi taktik meselesidir. Hani bazen elinden geleni hatta daha fazlasını yaparsın ve bunun karşılığında hep ''sen olmazsan ne yaparım, benim için çok önemlisin'' sözleri işitirsin ya, ha işte onlar tamamen kandırmaca. Her zaman sözler yerine eylemlere bakın ve kimse için kendi zamanınızdan, hayatınızdan çalmayın. Yaşar Kemal'in de dediği gibi ''insanların bir yerleri var, bir ince yerleri işte oraya değmemeli'' sizin bam telinize

Hayat

  Hayat bazen gerçekten “yok artık bu kadarı da olmaz” dedirtiyor insana. Ama sonra bir anda perdenin arkasından sızan güneş ışığını görüyoruz. Birinin annesi, dostu, sevdiği, değerlisi olduğumuzu fark ediyoruz ve içimiz ısınıyor. Bazen kendimiz gibi insanlarla memleketten kilometrelerce uzakta bir araya geliyoruz ve evde gibi hissediyoruz. İnsanlık halleri işte…minnetle, sevgiyle, aşkla içmeden de sarhoş olabiliyoruz!“ Bana bütün bunları yapmasına nasıl izin verebildim” demeyi bıraktığında, kendini suçlamaktan vazgeçip kendinle barıştığında iyileşme yolunda en büyük adımını atmış olacaksın. Hangi şart ve durumda olursan ol ilerleyebilmek için mutlak bir güven duygusuna ihtiyacın var. Yıllar içinde olumsuz tecrübelerinden kazandığın yetenekler ve altıncı hissin zihnini yönetmeye başlıyorsa sesleri dinle, algılarını aç. Kimseyi alternatif yapmadığın gibi kimsenin alternatifi olma. İnsanlara değer verirken iki kere düşün. “değer mi” diye sorduğunda kendine vereceğin sağlam cevapların ol